Mukavemet Ne Demek TDK Sözlük? Toplumsal Cinsiyet, Çeşitlilik ve Sosyal Adalet Perspektifinden Bir İnceleme
Geçen gün, İstanbul’un yoğun sokaklarından birinde yürürken gözümün önünden bir sahne geçti. Bir grup kadın, toplu taşıma aracında oldukça sıkışmış bir şekilde yol alıyordu. Kadınların arasında, birinin elinde, gözleriyle dikkatle okuduğu bir kitap vardı. O kitap, toplumsal adalet ve cinsiyet eşitliği üzerine yazılmış bir eserden başkası değildi. O an, “Mukavemet ne demek TDK sözlük?” diye düşündüm. TDK’deki anlamına bakınca, “direnç gösterme, karşı koyma” gibi bir tanımla karşılaştım. Ama bu kelime, sadece kelime anlamıyla sınırlı değildi. O anki kadınların, o kalabalık sokakta gösterdiği “mukavemet” çok daha derindi. Hem toplumun dayattığı normlara, hem de eşitsizliklere karşı bir duruştu. Peki, mukavemet ne demek, toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet açılarından nasıl bir anlam kazanır?
Mukavemet: Bir Kavramdan Daha Fazlası
Türk Dil Kurumu’na göre mukavemet, “direnç gösterme, karşı koyma” anlamına geliyor. Ama bu tanım, sadece fiziksel bir karşı duruşla sınırlı kalmıyor. Mukavemet, toplumsal yapılar karşısında bireylerin ya da grupların gösterdiği direnç, çoğunluğun dayattığı normlara karşı çıkan bir tavır da olabilir. Özellikle kadınların ve marjinalleşmiş grupların hayatlarındaki mücadelesi, bu kavramı çok derinlemesine şekillendiriyor. Mukavemet, bir anlamda, yalnızca fiziki değil, toplumsal yapılar, kimlikler ve rollerle de savaş anlamına gelir.
Toplumsal Cinsiyet ve Mukavemet
İstanbul’un farklı mahallelerinden birinde çalıştığım süre boyunca, toplumsal cinsiyetle ilgili pek çok olayı gözlemledim. Bir sabah işe giderken, metroda bir kadın ve adam arasındaki durumu fark ettim. Kadın, ağır bir çanta taşıyor ve adam tam karşısında duruyordu. Birbirine fazlasıyla yakın olan bu ikilinin, toplumsal normlar doğrultusunda kadına hiç destek vermediğini gördüm. O anda, kadının sessizce gösterdiği “mukavemet” dikkatimi çekti. Kendisini fazlasıyla rahatsız eden bu durumun farkında olmasına rağmen, kibarca ama kararlı bir şekilde yerini değiştirdi. Bu, bir tür sosyal mücadeleydi. Çoğu zaman bu gibi küçük, görünmeyen “mukavemetler” toplumsal normlara karşı ciddi bir karşı duruş yaratabilir.
Kadınların, iş yerlerinde ya da toplumda maruz kaldıkları cinsiyet temelli eşitsizliklere karşı gösterdiği direnç, genellikle doğrudan büyük ve gözle görünür olmuyor. Ancak, bir kadının, sokakta bir adamın ona “yer ver” demesine rağmen yerini terk etmeyişi ya da bir erkek çalışanının, kadınlarla eşit haklara sahip olduğu bir ortamda sessizce haklarını talep etmesi, aslında bir tür mukavemet olabilir. Bu küçük ama güçlü karşı koymalar, toplumdaki büyük eşitsizlikleri dönüştürebilecek potansiyele sahiptir.
Çeşitlilik ve Sosyal Adalet: Mukavemetin Geniş Alanı
Çeşitlilik ve sosyal adalet açısından da mukavemetin önemli bir yeri var. İstanbul gibi büyük ve kozmopolit bir şehirde, farklı etnik kökenlerden gelen, farklı dini inançlara sahip ya da cinsel kimlikleriyle toplumsal normları sorgulayan bireylerin karşılaştığı zorluklar hiç de azımsanacak gibi değil. Sokakta yürürken, bazen başörtülü bir kadının, bazen de LGBTQ+ bireylerinin toplumsal normlara karşı gösterdiği dirençlere şahit oluyorum. Örneğin, bir gün gay bir birey, bir kafede yalnızca kimliğini özgürce ifade etmek istediği için, garsonun ona bir parça önyargılı davranışta bulunduğunu gözlemledim. O an, karşısında gösterdiği mukavemet, bir tür toplumsal adalet talebiydi. O birey, sadece kendisi için değil, kimliklerine saygı gösterilmeyen diğer insanlar için de bir direniş sergiliyordu.
Sosyal adalet mücadelesi, bir toplumsal yapıyı dönüştürmek için en önemli araçlardan biri haline gelmiş durumda. Bu mücadelenin her anında, bireyler toplumsal haksızlıkları görmezden gelmiyor, aksine onlara karşı duruyorlar. Mesela bir okulda, öğrencilerin öğretmenleriyle cinsiyet temelli tartışmalarının nasıl ilerlediğini gözlemlediğimde, bir grup öğrencinin, eşit haklar konusunda gösterdikleri kararlı tavır beni fazlasıyla etkiledi. Bu, aslında bir anlamda, geleneksel eğitim sistemine karşı olan küçük ama önemli bir mukavemetti.
Günlük Hayatta Mukavemetin İzleri
Günlük yaşamda, her gün farkında olmasak da mukavemetin izlerine rastlıyoruz. Belki de sokakta yürürken bir kadının rahatça yürüyebilmesi, ya da bir LGBTİ+ bireyinin kendisini özgürce ifade etmesi, toplumsal normlara karşı gösterilen en büyük mukavemetlerden biri. Bu, sadece fiziksel değil, aynı zamanda zihinsel bir karşı koyuş da olabilir. İnsanlar, kimliklerini savunurken, toplumun ve çevrelerinin onlara yüklediği normlara karşı direniyorlar. Fakat bu direnç, bazen o kadar doğal bir şekilde ortaya çıkıyor ki, birçoğumuz farkında bile olmuyoruz.
Sonuç Olarak
Mukavemet, TDK sözlüğünde sadece bir anlamdan ibaret olsa da, toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet gibi daha geniş bir çerçevede düşündüğümüzde, çok daha derin ve çok katmanlı bir anlam taşır. İnsanlar, toplumsal normlara, eşitsizliklere ve haksızlıklara karşı direnç göstererek bir değişim yaratma gücüne sahiptirler. Bu direniş bazen sokakta gördüğümüz, bazen ise iş yerlerinde, toplu taşımada, sosyal hayatta gözlemlediğimiz küçük ama güçlü adımlarla gerçekleşir. Mukavemet, toplumsal dönüşümün temel taşlarından biridir ve her birey, kendi kimliğine saygı gösterilmesi adına bu mücadelenin bir parçası olabilir.